Per Yapı

Depreme Dayanıklı Bir Ev Alırken Nelere Dikkat Etmeli?

Türkiye bir deprem ülkesi. Bu gerçekle yaşamak zorundayız. Ancak bu gerçek bizi umutsuzluğa sürüklememeli. Yurdumuz son derece verimli toprakları, dört mevsimi, denizleri, ovalarıyla dünyanın en eşsiz yerlerinden biri. O halde, bu topraklar üzerinde depreme karşı ne yapmak gerek? 

En başta deprem dirençli kentler inşa etmek gerek. Böyle kentler de ancak deprem dirençli evlerle mümkün. O halde sorumuzu şöyle güncelleyebiliriz: Deprem dirençli bir ev ne demek ve böyle bir ev alırken nelere dikkat edilmeli? 

Zemin

Bir evin deprem dirençli olduğunu anlamak için belli başlı unsurlara fazlasıyla dikkat etmek şart. Bu unsurların başında şüphesiz zemin etüdü gelir. Çünkü zayıf veya sıvılaşma riski olan zeminlerde yapılar daha fazla zarar görür. Bu yüzden Türkiye Binalar Deprem Yönetmeliği’nde (TBDY 2018) sınıflanan sağlam zeminlerin (Z1 ve Z2) tercih edilmesi gerekir. Yani en başta evin zemin yapısına bakılmalıdır. Zeminde sıvılaşma riski olup olmadığını anlamak için jeoteknik raporları incelemek iyi bir fikirdir. Sonra da alınacak evin zemininde belli başlı zemin iyileştirme yöntemleri (taş kolon, fore kazık gibi) kullanılıp kullanılmadığı araştırılmalıdır. Peki zeminin güven vermesi tek başına yeterli midir? 

Yapı Statiği 

Zemin yapısı çok önemli olsa da alacağınız evin yapı statiği ve taşıyıcı sistemleri deprem riskine karşı hayli belirleyicidir. Taşıyıcı sistem; kolon, kiriş, döşeme, perde duvar ve temel gibi elemanlardan oluşur ve yapının hem kendi ağırlığını hem de deprem gibi dış yükleri zemine güvenli şekilde aktarmasını sağlar. Bu sistemin türü (çerçeve, perde, karma) binanın deprem karşısındaki davranışını doğrudan etkiler. Yapı statiği ise bu taşıyıcı sistemin yükler altındaki davranışını, dayanımını ve deformasyon sınırlarını matematiksel hesaplamalarla analiz eden mühendislik disiplinidir. Doğru tasarlanmış bir taşıyıcı sistem, yüklerin yapıya dengeli dağılmasını sağlar; bu da burulma, göçme ve diferansiyel oturma gibi riskleri minimize eder. 

Unutmayalım! Statiği sağlam, taşıyıcı sistemi rijit ve düzenli planlanmış bir bina, depreme karşı yüksek performans gösterir. Bu cümle size fazla teknik ifadelerle dolu gibi gelebilir; haklısınız. Şimdi gelin, ne demek istediğimizi daha sade bir dille anlatalım.

Bir binanın statiğinin sağlam olması, yapının kendi ağırlığını ve üzerinde yaşayan insanların günlük faaliyetlerinden kaynaklanan yükleri güvenle taşıyabilmesi demektir. 

Taşıyıcı sistemin rijit olması ise, binanın sarsıntılara karşı esnemeden ya da şekil değiştirmeden direnç gösterebilmesi anlamına gelir. Bu da, depremin oluşturduğu kuvvetlere karşı binanın mümkün olduğunca sağlam kalmasını sağlar.

Düzenli planlanmış bir yapı ifadesi ise, kolonların, kirişlerin, duvarların yani binayı taşıyan tüm elemanların belli bir düzene göre ve doğru noktalara yerleştirildiğini anlatır. Bu düzen, depremin etkisinin binaya dengesiz bir şekilde yayılmasını engeller.

Yani özetle şunu söylüyoruz: Eğer bir bina, hem kendi ağırlığını hem dışarıdan gelen sarsıntıları dengeli bir şekilde kaldırabiliyorsa; yapısal elemanları birbirine uyumlu ve sağlam bir düzende yerleştirilmişse; işte o bina depremde çok daha az zarar görür. İçinde yaşayanlar için güvenli bir sığınak olur.

Zemin ve Yapı statiği ev alırken ilk başta dikkat ettiğimiz şeyler. Ancak hayatımızı geçireceğimiz bir ev satın alıyorsak daha fazlasını bilmeye ihtiyacımız var. Nedir daha fazlası? Küçük ayrıntılar mı? Hayır. Başınızı koyduğunuz yerde huzurla uyumanıza imkân tanıyacak unsurlar: temel sisteminin türü ve uygulanış biçimi, taşıyıcı sistemin yapısı, kullanılan malzemenin kalitesi, binanın güncel deprem yönetmeliğine uygunluğu, su yalıtımı, yapı denetim süreçleri ve tüm bu unsurların sahadaki uygulama kalitesi. Bunlar, görünmeyen ama binanın sağlamlığı ve içinde yaşayanların güvenliği açısından yaşamsal öneme sahip unsurlardır.

Bir yapının zeminde güçlü bir şekilde durması için en önemli yapı bileşeni şüphesiz ki temeldir. Bu sebeple depreme dayanıklı bir ev almak hangi temel sisteminin kullanıldığını öğrenmek gerekir. Çünkü doğru seçilen bir temel, yapısal hasarları en aza indirerek binanın yükünü zemine etkili bir şekilde aktarır. O halde temel sistemlerini tanımamak olmaz. 

Güçlü Bir Temel Sistemi 

Temel türleri içerisinde karşımıza çıkan en güvenilir sistemlerden biri radye jeneral temel, İngilizcesiyle raft foundation. Bu temel türü, binanın yükünü tüm zemin yüzeyine eşit şekilde yayarak, özellikle yumuşak zeminlerde oluşabilecek farklı oturma (diferansiyel oturma) risklerini en aza indirir. Aynı zamanda deprem sırasında oluşan sismik dalgaların binaya eşit ve kontrollü şekilde yayılmasını sağlar. 

Peki ya zemin çok zayıfsa? Bu durumda kazıklı temel sistemleri devreye girer. Zeminin taşıma gücünün yetersiz olduğu durumlarda, yapı kazıklarla daha derindeki sağlam tabakalara sabitlenir. Böylece yapı, yüzeydeki risklerden etkilenmeden güvenli bir şekilde ayakta durabilir.

Ancak şunu unutmamak gerekir: En doğru temel türü bile kötü bir uygulamayla tüm etkisini yitirebilir. Grobeton dökümünden su yalıtımına, demir donatıların yerleşiminden temel bağlantı detaylarına kadar her aşama özen ister. Temel, yalnızca teknik bir hesap işi değildir; aynı zamanda dikkat, disiplin ve tecrübe gerektiren bir uygulama sürecidir. 

Malzeme Kalitesi 

Alcağımız evin deprem dirençli olup olmadığını anlamak için bir diğer önemli konu beton ve malzeme kalitesidir. Binada kullanılan betonun sınıfı en az C30/37, tercihen C40 olmalı, nervürlü betonarme çelik (B420C) kullanılmalı ve bu malzemelerin standartlara uygunluğu karot testi veya yapı denetim raporlarıyla belgelenmelidir. Ayrıca demir donatıların yerleşimi, paslanmazlığı, beton örtü payı gibi detaylar da uzun ömürlü ve güvenli bir yapı için hayati önemdedir.

Yönetmeliklere Uygunluk 

Alacağımız evin yasal prosedürlere uygun olup olmadığı, deprem söz konusu olduğunda son derece kritik öneme sahip. Bu sebeple, projenin TBDY 2018 Deprem Yönetmeliği’ne uygunluğu, yapının iskân belgesinin olup olmadığı ve inşaat sürecinin titizlikle denetlenip denetlenmediği gibi konulara dikkat edilmelidir. Özellikle 2000 yalından önceki yapılar eski deprem yönetmeliklerine göre yapıldığından risk taşır. Ancak yapı eski bile olsa depreme karşı güvenli hâle getirilip getirilmediğini anlamak için güçlendirme çalışmaları yapılmış mı, yapıldıysa hangi yöntemlerle uygulandığı mutlaka araştırılmalıdır; bu kapsamda mantolama, karbon fiber takviyesi, çelik kiriş ve kolon ilaveleri, perde duvar eklemeleri gibi yöntemler kullanılıp kullanılmadığına dair teknik raporlar ve uygulama belgeleri talep edilmelidir.

Per Yapı

Deprem gerçeğini göz ardı etmeden, güvenli bir yaşam alanı sunma hedefiyle hareket eden Per Yapı, projelerinde, saydığımız bütün bu mühendislik kriterlerini eksiksiz olarak uyguluyor. Tüm konutlarında sıvılaşma riski olmayan sağlam zeminler tercih ediliyor; yapıların temeli, yükü dengeli biçimde zemine aktaran radye jeneral temel sistemi ile inşa ediliyor. Taşıyıcı sistemler, rijit ve düzenli planlanmış yapısıyla depreme karşı yüksek performans gösterecek şekilde tasarlanıyor. Beton kalitesi olarak en az C40 sınıfı beton, donatı malzemesi olarak ise B420C sınıfı nervürlü çelik kullanılıyor. Tüm yapılar, TBDY 2018 Deprem Yönetmeliği’ne uygun olarak projelendiriliyor ve yapı denetim süreçlerinden başarıyla geçiyor. Tüm bu teknik ve uygulamalı üstünlükler sayesinde Per Yapı tarafından inşa edilen konutlar 9 şiddetindeki depremlere kadar dayanabilecek bir potansiyele sahip.